top of page
Ara

Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve Aile Anayasası Hakkında Bilgi Bülteni

Yazarın fotoğrafı: ozhelvacihukukozhelvacihukuk

Güncelleme tarihi: 10 Ara 2024

Hukukumuzda, ticaret şirketlerini 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”), ayrıksı durumda olan şirketlerden adi şirketi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”) düzenlemiştir. Kural olarak ticaret şirketlerinin tüzel kişiliği varken adi şirketlerin tüzel kişiliği yoktur. TTK’da düzenlenen ticaret şirketleri ise tahdidi (sayılı) olarak belirtilmiştir. Şöyle ki TTK‘da belirtilen şirket türlerinden başka bir şirket türü oluşturmak mümkün değildir.

 

Ticaret şirketleri, sermaye ve şahıs şirketleri olmak üzere 2 alt başlıktan oluşmaktadır. Bunlar; sermaye şirketleri olan anonim şirketler, limited şirketler ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerdir. Ticaret şirketlerinin şahıs şirketi ayağında ise kolektif şirket ve komandit şirket mevcuttur. Dolayısıyla aile şirketi diye bir şirket türü Türk Hukuku’nda olmayıp aile şirketiyle kastedilen, anonim veya limited şirketin hissedarlarının çoğunluğunun aynı aile bireylerinin olmasıdır. Eş deyişle, anonim veya limited şirketin hisselerine aynı aileye mensup insanların sahip olmasıyla aile şirketi kavramı oluşmaktadır. Hukuken nitelemesi bu şekilde olup diğer tanımını ise şu şekilde yapabilir; Aile Şirketi; genellikle bir ailenin sahip olduğu veya yönettiği, yönetim süreçlerinde ve karar alma mekanizmalarında ailenin etkin rol oynadığı ticari işletmeler olarak tanımlanır. Bu tür şirketlerde hisselerin büyük bir kısmı aile bireylerine ait olup, kilit pozisyonlarda da genellikle aile üyeleri görev alır. Dolayısıyla bir aile şirketinde karar yeter sayısı aynı aile üyelerine ait olmalıdır. İşbu bilgi bülteninde aile şirketlerinin avantajlar, devazantajları ve aile anayasasına değinilecektir.  

 

A.     AİLE ŞİRKETLERİNİN AVANTAJLARI

 

·         Sermaye Yapısı Finansmanı: İşletme sermayesinin çoğu öz kaynaklardan oluşmaktadır. Aile işletmelerinin çok büyük bir kısmının KOBİ olması yüzünden detaylı bir finansal analiz yapmak için gerekli verileri bulmak zor olabilir. Ayrıca bu veriler bulunsa bile özellikle işletme sahipleri ve yöneticileri, bu verileri sağlamaya istekli olmayabilirler. Finansman sorunlarının çözümünde, öz sermaye kullanılarak çözüm sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu da işletmenin dışarıda daha güçlü olmasını sağlamaktadır.

 

·         Karar Alma: Sermayenin ve yönetimin büyük çoğunluğuna sahip aile işletmeleri, teknik ve idari konularda daha hızlı karar alabilmeyi olanaklı kılar. Bu da işleyişteki yavaşlığı ortadan kaldırır.

 

·         Ekip Ruhu Sinerjisi: Aile üyelerinin birlik ve dayanışma ile çalışmaları, çalışanlar için de etkin bir motivasyon olarak sinerji yaratmaktadır.

 

·         Güçlü Aile Bağları: Aile üyelerinin arasındaki bağların güçlü olması nedeniyle aile üyeleri kendilerini işlerine adamışlardır ve çalışanlar da işlerini sahiplenmektedir.

 

·         Bilgi Birikimi ve İşe Uyum: Aile işletmelerinin en büyük avantajlarından biri, aile üyelerinin işlerini yaşayarak öğrenmesidir. Bu bilgi ve tecrübe, işe ilgi duyan çocuklara işin niteliği ve işleyişi hakkında derin ve detaylı bir bilgi birikimi sağlayarak aile üyelerinin iş ile ilgili bilgilere çok erken yaşta sahip olmalarını sağlar.

 

·         Kurum Kültürü: Aile işletmelerinde ailenin sahip olduğu kültür, işletmeye de yansımaktadır. Geçmişten gelen birliktelik, iletişim, tutum, değer yargıları ve inançlar bütünlüğü kuvvetli bir kurum kültürünün oluşmasını sağlamaktadır. Bu değerler de ailenin işletmesine sirayet etmektedir.

 

·         Esneklik Kabiliyeti: Aile işletmelerinde diğer kurumlarda olduğu gibi düzenli bir çalışma saatinden söz edilemez. Sabah 9 akşam 6 düzeni, bu işletmeler için geçerli değildir. Aile işletmelerinde girişimci, işiyle yatıp işiyle kalktığı için aile işletmelerinin müşterilerine verdiği hizmet aksamaya uğramadan devam etmektedir. Bu husus da müşteriye güven vermektedir.

 

·         Sosyal Çevre: Birkaç kuşaktır yaşamını sürdüren birçok aile işletmesi için hızlı performans çıktılarına ulaşmak yerine, temel değerlerinden vazgeçmeden sürekli olma anlayışı daha prestij kazandırıcı olarak görülmektedir. Bu tip işletmeler için itibarın gelişmesi, genellikle işletmenin kuruluşu ile başlar ve çoğu zaman da kurucunun saygınlığı ile özdeşleşerek devam eder.

 

·         Yönetim Politikalarındaki Stabilizenin Sağlanması: Aile işletmelerinde yönetim kadrosu genellikle kemikleşmiştir. Dolayısıyla sık sık yönetimin değişmesine rastlanmamaktadır. Dolayısıyla hem çalışanlara hem de müşterilere işletmenin belirli bir düzen içerisinde yürüdüğü imajı verilmekte, işletme dışı ve içine karşı güven tesis edildiği gösterilmektedir.

 

B.      AİLE ŞİRKETLERİNİN DEZAVANTAJLARI

 

·         Finansman Yetersizliği: Ailenin borçlanmaya sıcak bakmaması nedeniyle, riskli ve belki de oldukça kârlı işlerden kaçınıyor olması, şirketin büyümesine engel olmakta veya büyüme hızında yavaşlamaya neden olabilmektedir.

 

·         Yanlış İstihdam Politikası: Aile işletmelerindeki terfi sisteminde genellikle yönetim kadrosunun yanında veya yakınında bulunan kişiler kendilerine avantaj sağlamaktadırlar. Aile değerlerinin iş değerlerinin önüne geçmesi hâlinde, yetersiz kişiler önemli görevlere getirilebilmekte, yeterli ve gerekli kişiler ise ilişkilerin kötü olması ya da istendiği gibi kurulamaması nedeniyle şirket dışında bırakılabilmekte, liyakat ortadan kaybolmaktadır. Bu sorunun en etkin çözümü aşağıda izah edilecek husus olan aile anayasası ile çözüm bulacaktır.

 

·         Yetki ve Sorumlulukların Belirsizliği: İşletmelerde koordinasyon zincirinin sağlıklı bir şekilde sağlanabilmesi için yönetimin görevleri birbirleriyle iletişim ve etkileşim içinde yerine getirmesi gereklidir. Aile işletmelerinde gerek çalışanların gerekse aile üyelerinin patrona, yöneticiye yakınlık derecelerine göre işletmede yer almaları sebebiyle koordinasyon sorunları meydana geldiği belirtilmektedir. Merkez odaklı yönetim yapısına sahip aile işletmelerinde tüm kararlar kurucu patron tarafından alınmaktadır. Bu durum, kurucunun olmadığı zamanlarda işlerin aksamasına da neden olabilmektedir. Bunun en önemli sebeplerinden biri de şirket kurucusu ve akrabaların tüm yetkileri ellerinde bulundurmaları ve kimseyle paylaşmak istememeleri olarak görülebilir. Bu noktada da aile anayasası sorunun çözümü olacaktır. Aile anayasası çerçevesinde yetki ve sorumluluk belirsizliği ortadan kaldırılacak, teamül haline getirilecektir.

 

·         Yönetim Tarzı: Başta girişimci olmak üzere üst yönetimdeki aile üyelerinin yetki ve sorumluluklarını paylaşmak istememeleri ve merkeziyetçi yönetim tarzına sahip olabilmeleri nedeniyle aile üyeleri yetki devrine sıcak bakmamaktadırlar. Yetki ve karar alma haklarını kısıtlı ellerde tutuyor olmaları isabetsiz kararlar almalarına ve şirkette çıkabilecek verimli kararların önünün tıkanmasına sebep olabilmektedir.

 

·         Eğitim Politikasızlığı: Aile işletmelerinde eğitimden ziyade iş tecrübesine önem verilmesi neticesinde, yeni neslin eğitim seviyesi düşük olabilmektedir. Bu da iş için gerekli vasıflara sahip olmayan aile üyelerinin işletmede istihdam edilmesine neden olabilmektedir. Yoğun rekabetin olduğu pazarda, aile işletmesinin geride kalmasına neden olabilmektedir. Aile anayasasına eğitimle ilgili hükümler yer verildiği takdirde bu husus da çözüme kavuşacaktır.

 

·         Çıkar Çatışmaları: Aile işletmelerinde çalışan aile üyeleri arasında meydana gelen uyumsuzluk neticesinde, işletmede ve çalışma ortamında huzursuzluk meydana gelebilmektedir. İşletmede çalışan ve çalışmayan aile üyelerinin sorunlu ilişkileri ve varis seçimlerinde yaşanan belirsizlikler de soruna neden olabilmektedir. Aile çıkarları ile işletme çıkarlarının birbirine karıştırılması, aile ile iş konularının birbirine girmesine sebebiyet verebilmektedir.

 

·         Devir Planının Olmayışı: Aile işletmelerinde kurucu patron, şirketi sıfırdan bugünlere getiren kişi olarak tanımlanmaktadır. Kurucu patron işletme içerisinde otokratik bir yönetim tarzı benimsemiş ise çalışanlarına da bu düşünceyi kabul ettirebilmektedir. O an yönetimi elinde bulunduran yönetici, yönetimi devretme sürecinde, yönetimi elinde bulundurmayla edindiği gücünü devretme durumu da söz konusu olduğundan, işletmenin devamlılığını sürdürme ve kendi gücünden vazgeçme düşünceleri arasında bir çatışma yaşaması çok olasıdır.

 

C.      AİLE ŞİRKETLERİNDE KURUMSALLAŞMA

 

Aile şirketlerinde kurumsallaşma için, yönetime profesyonel birinin katılması tek başına yeterli olmayacak, aile şirketlerinde benimsenmesi gereken ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (“OECD”) tarafından tavsiye edilen değerlerin bir sistem halinde yazılı olarak bir aile anayasasıyla ve/veya hissedarlar sözleşmesi ile desteklenmesi gerekmektedir.

 

Aile şirketlerinin sürdürülebilirliği sağlayabilmeleri sadece finansal başarı ile değerlendirilmemektedir. Paydaşların şirkete olan güveninin sağlanması sürdürülebilirliğin gereksinimlerindendir. Güven ise ancak şeffaflık ile sağlanabilir. Aile şirketleri üyelerinin 1999 yılında yayınlanan OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri’nde yer alan değerlerle kendi aile değerlerini harmanlamaları aile şirketlerinin sürdürülebilirliği için diğer önemli adımlardan biridir. OECD’nin aile şirketleri önemli kıldığı kurumsal yönetim ilkeleri ise kısaca şunlardır;

 

·         Şeffaflık: Güven duygusunun oluşmasındaki en büyük ilke şeffaflık ilkesidir. Şirketin yönetsel ve yapısal bütünlüğü için şirket politikalarının ve kurallarının şeffaf olması gerekmektedir. Şirket yapısının şeffaf olması çalışan, yönetici, müşteri, vb. tüm paydaşlar bakımından süreç takibinde kolaylık sağlamakta; bilgi akışını hızlandırmakta ve başarıyı yakalamak için önemli bir adım olarak değerlendirilebilmektedir.

 

·         Adillik: Adalet veya hakkaniyet ilkesi, bir kurumsal yönetim ilkesi olarak ortaklığın, hem dış hem de iç ilişkilerinde menfaat sahiplerinin meşru çıkarlarını hakkaniyete uygun bir şekilde gözetmesi anlamına gelmektedir. Aile şirketlerinde beklenti, ihtiyaç ve olanakların kişilerin aile üyesi olup olmadığına bakılmaksızın eşit şekilde sağlanmasıdır. Yönetimde herkese eşit hakların tanınması, şirketin iç işleyişinde adaletin temel esasıdır.

 

·         Hesap Verilebilirlik: Şirkette görev alan kişilerin iş tanımlarına uygun davrandıklarına ve görevlerini kötüye kullanmadıklarına ilişkin kontrolün sağlanması da şirketleri sürdürülebilir başarıyı sağlama yolunda bir adım öteye taşımaktadır. OECD’nin altın kuralları içerisinde yer alan hesap verilebilirlik kavramı, özellikle aile şirketlerinde aile mensubu yöneticiler ile profesyonel yöneticilerin entegre çalışmalarında daha da önem kazanmaktadır.

 

·         Sorumluluk: Yönetim kurulunun görev ve yetkileri ile ilgili sınırlamaların yapılıp herkes tarafından bilinir hale getirilmesi de şirketleri başarıya götürebilecek bir yöntem olarak önerilmektedir. Yönetim kurulunun faaliyetlerini destekleyici komiteler kurulması, yönetim kurullarının iki tip yönetim kurulu üyesinden – icrada görevli olan ve olmayan- şeklinde yapılandırılması sürdürülebilir başarı için önem arz etmektedir. Sorumluluk ve yetkinin birlikte verilmesi de dikkat edilmesi gereken bir husustur.

 

D.     AİLE ANAYASASI

 

Aile anayasası, şirketlerinde sürdürülebilirliği amaçlayan, aile üyeleri ile şirket arasındaki ilişkilerin yer aldığı ve temel ilkeleri konu alan bir sözleşmedir. Bu noktada aile anayasasını, bir ticaret şirketinin esas sözleşmesine benzetebiliriz. Aile anayasası, yazılı olabileceği gibi sözlü de olabilir. Fakat aile anayasasından doğan bir uyuşmazlık söz konusu olduğunda ve bunun cezai şart vb. yaptırımları gündeme geldiğinde yazılı olması ispat kolaylığı sağlamaktadır. Aile anayasası gücünü 6098 sayılı TBK’dan alır.

 

Şöyle ki; kural olarak TBK’da sözleşme serbestisi ilkesi belirlenmiş, Türk Hukukuna da durum tümüyle hakim kılınmıştır. Sözleşme serbestisi ise TBK 26. maddesinden gücünü alır; TBK’nın 26. Maddesinde; “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla TBK’da düzenlenen satış, kira, ödünç, saklama vb. tipik sözleşmelerden ayrıksı olarak her türlü sözleşme, TBK sözleşme serbestisi ilkesine dayanarak akdedilebilir.

 

E.      AİLE ANAYASASININ ÖNEMİ

 

Türkiye’de ve Dünyadaki en büyük şirketler aile şirketleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu şirketlerin pek azı varlığını gelecek nesillere aktarabilmektedir. Aile şirketinin varlığını gelecek nesillere başarılı bir şekilde aktarabilmesi için sağlam bir kurumsal yapı oluşturulması ve aile üyeleri arasında oluşabilecek uyuşmazlıkların önlenmesi ya da şirketin işleyişine olumsuz etki etmeyecek şekilde çözüme kavuşturulması gerekir. Bu hususun çözümünde en önemli nokta aile anayasasının oluşturulmasıdır.

 

Türk hukukunda aile anayasasının doğrudan yasal bir bağlayıcılığı bulunmasa da atipik sözleşmeler arasında yer alır ve aile bireyleri işbu anayasaya bağlılığını her zaman kendiliğinden nesillerce devam ettirir. Aile bireyleri işbu aile anayasası ile borçlar hukuku çerçevesinde atipik bir sözleşme aracılığıyla yükümlülük altına girmektedir.

 

Aile anayasasında belirlenecek hükümlerle birlikte birçok husus aile bireyleri arasındaki uyuşmazlık daha doğmadan çözümlenecek, aile dışı sermaye çıkışının büyük oranda önüne geçilecek, aile kültürünün muhafazası sağlanacaktır. Ayrıca bu anayasa ailenin dışarıya karşı kurumsallaşmasını sağlayacaktır. Kurumsallaşmak isteyen aile şirketlerinde öncelikli olarak yapılması gerekli olan bazı adımları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:

 

·         Aile anayasasının hazırlanması,

·         Yönetim kurulunun oluşturulması,

·         Devir planlamasının yapılması,

·         Aile meclisinin kurulması,

·         Aile içinde çatışma yönetimi.

 

F.      AİLE ANAYASASININ İÇERİĞİ

 

Ailenin misyon, vizyon, hedef ve değerlerini içeren aile anayasası, içerisinde temel ilkeler hâlinde şunları barındırır:

 

·         Ailenin mülkiyet ve miras dağılımı ile devri,

·         Aile üyelerinin birbirleriyle olan ilişkileri, sorumlulukları ve eğitim stratejileri,

·         Aile meclisinin çalışma şekli,

·         Şirket ile aile arasındaki iş ilişkisi,

·         Aile üyeleri ile şirket çalışanları arasındaki iş ilişkisi,

·         Aile üyelerinin şirket bünyesindeki işe giriş, çalışma ve davranış kuralları, performans göstergeleri, ödül, terfi, emeklilik politikalarını içerir. Bu genel çerçeveyi daha da kazuistik hale getirmek istersek Aile Anayasası’nın içeriğini şu şekilde belirtebiliriz;

 

·         Ailenin sözlü olarak ifade edilmiş kural ve yaklaşımlarının, geleneklerinin yazılı ve bağlayıcı hale getirilmesi, aile itibarını artırıcı tedbirler öngörülmesi,

·         Genç neslin yetiştirilmesi için sistem oluşturulması,

·         Aile içi iletişimin güçlendirilmesi,

·         Stratejik planlama (kısa ve uzun vadeli planlar),

·         Kriz yönetimi mekanizması,

·         Finansal öngörüler,

·         Aile meclisinin/konseyinin oluşturulması,

·         Birden fazla şirket olduğunda şirketler topluluğunun oluşturulması kararı,

·         Şirketin misyon ve vizyonunun yazılı hale getirilmesi,

·         Aile şirketinin sosyal sorumluluklarının belirlenmesi,

·         Şirket için sakıncalı olguların tespit edilmesi,

·         Halefiyet şartlarının belirlenmesi,

·         Pay sahipliği durumu, kimin hangi oranda hangi şirkette pay sahibi olacağı,

·         Aile üyelerinin şirket yönetim kurulunda bizzat yer alıp almayacağı, şirket çalışanı olup olmayacağı meselesi, yer alacaklarsa bunun şartları,

·         Şirket yöneticisi aile üyelerine maaş, ücret vs. ödenip ödenmeyeceği meselesi,

·         Aile dışından kişilerin hangi şartlarda yönetim kuruluna seçilebileceği,

·         Bağımsız yönetim kurulu düzenlemesi,

·         Payların aile üyeleri içinde devri, oransal devir düzenlemesi,

·         Yabancılaşmanın önlenmesi, aile dışı pay devirlerinin yasaklanması,

·         Evlilik, miras gibi hallerde payın geçişinin engellenmesi,

·         Mirasa ilişkin hususların düzenlenmesi, miras sözleşmesi vs. hazırlanması,

·         Şirket genel kurulunda kararların nasıl alınacağının karara bağlanması, belirli konularda ağırlaştırılmış yeter sayılar öngörülmesi, bu sayede arzu edilen şekilde pay sahiplerinin genel kurul karar sürecine dâhil edilmesi, dışlanma durumlarının engellenmesi,

·         Şirket yönetim kurulunda aile üyelerinin temsil edilmesi, özel pay grupları oluşturulması, yönetimde söz hakkı olacak aile üyelerinin belirlenmesi, aile üyelerinin arzu edilen şekilde yönetim kurulunda bulunmasının sağlanması şeklinde detaylandırabiliriz.

 

G.     SONUÇ

 

Aile şirketleri, günümüzde ticaret hayatının çok büyük bir dilimini oluşturmaktadır. Türkiye’de ve dünyada önde gelen sermayedarların birçoğunun aile şirketinden oluştuğu açıktır. Bu aile şirketlerinin zaman içinde bu denli atılım yapmasının en önemli sebeplerinden ilki belirli ilkeler çerçevesinde kurumsallaşmayken diğeri ise aile anayasasının önemle uygulanmasıdır. Kurumsallaşma aile içinde belirli bir kültürün veya teamüllerin oluşması ile oluşmaktadır. Aile anayasası ise bu kültürün ve teamüllerin korunması, muhafaza edilmesi, aile ve sermaye birliğinin sağlanması açısından en önemli unsurdur. Bu sebeple aile anayasasının hazırlanması ve uygulanması sırasında alanında uzman avukatlar, hukukçuların gözetim ve denetimi çok önemli olup ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda aleyhe herhangi bir hukuki boşluğun oluşmaması bakımından elzemdir.

 

Saygılarımızla,

Özhelvacı & Partners.

15 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page