A. Giriş
Türkiye'de özellikle inşaat, tadilat, onarım, yazılım ve bilişim hizmetleri gibi alanlarda eser sözleşmeleri yaygın olarak kullanılmakta ve bu sözleşmelerden doğan anlaşmazlıklar sıkça gündeme gelmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) 470. maddesi ile düzenlenen eser sözleşmesi, yüklenicinin (eseri meydana getiren kişi) bir eser oluşturmayı üstlenmesi ve iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödeme taahhüdünde bulunması esasına dayanır. Bir bina yapımı, özel mobilya tasarımı, sanat eseri siparişi veya bir tamirat hizmeti gibi işler, eser sözleşmelerine örnek olarak verilebilir.
Uygulamada, eserin geç teslim edilmesi, ayıplı olması ya da bedelin ödenmemesi gibi sorunlar taraflar arasında uyuşmazlıklara neden olmakta ve bu durum davalara konu olmaktadır. Bu nedenle eser sözleşmesinin kapsamı ve tarafların hak ile sorumluluklarının net bir şekilde belirlenmesi, olası anlaşmazlıkların önüne geçilmesi açısından büyük önem taşır. İşbu bilgi bültenimizde eser sözleşmesini ve bu sözleşmelere ilişkin davalara değinilecektir.
B. Eser Sözleşmesi ve Eser Sözleşmesinin Unsurları
Eser sözleşmesi, TBK’nun 470. maddesi kapsamında düzenlenen bir sözleşme türüdür. Bu sözleşme ile yüklenici (eseri meydana getiren taraf), bir eser meydana getirmeyi taahhüt ederken; iş sahibi de bu eserin karşılığında bir bedel ödemeyi üstlenir. Eser sözleşmesinin temel özelliği, yüklenicinin belirli bir sonuç ortaya koyma borcunu üstlenmesidir. Bu sonuç, maddi veya fikri nitelikte bir eser olabilir.
Eser sözleşmesi, yükleniciye eser meydana getirme borcu yüklerken, iş sahibine de bedel ödeme borcu yükleyen ve tarafların karşılıklı edimlerinin birbirine bağlı olduğu tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Yüklenici, somut bir sonuç (eser) meydana getirdiğinde edimini yerine getirmiş sayılır. Sözleşme genellikle şekil serbestisine tabidir, ancak bazı özel durumlarda (örneğin taşınmaz inşaatına ilişkin eser sözleşmeleri) yazılı yapılması gerekebilir. Yüklenici, eserin ayıpsız ve sözleşmeye uygun şekilde meydana getirilmesinden sorumludur.
Eser sözleşmesinde, yüklenici, meydana getirdiği eserin ayıpsız ve sözleşmeye uygun olmasından sorumludur ve belirlenen teslim süresine uyması zorunludur; eğer sözleşmede bir teslim süreci belirlenmişse, yüklenicinin bu süreye riayet etmesi gerekmektedir.
Eser sözleşmesi genellikle, yapı taahhüt işlerinde (Ev, bina veya inşaat projeleri) tasarım ve yaratıcı hizmetlerde (Grafik tasarım, resim, heykel vb. sanatsal projeler), tamirat ve onarım işlerinde (makine veya cihaz tamiri), yazılım ve bilişim hizmetlerinde (web sitesi tasarımı, yazılım geliştirme) karşımıza çıkmaktadır.
Bir sözleşmenin eser sözleşmesi sayılabilmesi için şu unsurların bulunması gerekmektedir:
· Bedel: Eser sözleşmesinde iş sahibinin temel borcu, yüklenicinin meydana getirdiği eser karşılığında bir bedel ödemektir. Bedel, sözleşmede açıkça belirlenmiş olabileceği gibi, somut olayın özelliklerine göre takdiren de belirlenebilir. Bedel, para cinsinden olabileceği gibi, bazen başka bir mal veya hizmet üzerinden de kararlaştırılabilir.
· Eser Meydana Getirme Borcu: Eser sözleşmesinde yüklenicinin borcu, bir eser meydana getirme veya mevcut bir eseri yeniden oluşturma ya da onarma borcudur. Yüklenici, sözleşmede kararlaştırılan şekilde ve nitelikte bir eser ortaya koymak zorundadır. Bu borç, yalnızca bir çaba harcama değil, belli bir sonucun elde edilmesini ifade eder. Eser sözleşmesinde yüklenici, yalnızca çalışmak veya çaba sarf etmekle değil, bu çabanın sonucunda somut bir eser meydana getirme yükümlülüğü altındadır. Eserin belli bir sonucu temsil etmesi, eser sözleşmesini diğer sözleşme türlerinden (hizmet sözleşmesi vb.) ayırır.
Eser sözleşmesi genellikle, yapı taahhüt işlerinde (Ev, bina veya inşaat projeleri) tasarım ve yaratıcı hizmetlerde (Grafik tasarım, resim, heykel vb. sanatsal projeler), tamirat ve onarım işlerinde (makine veya cihaz tamiri), yazılım ve bilişim hizmetlerinde (web sitesi tasarımı, yazılım geliştirme) karşımıza çıkmaktadır.
C. Eser Sözleşmesine İlişkin Uyuşmazlıklar ve Dava Süreçleri
Eser sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıklar ve dava süreçleri, genellikle sözleşmenin uygulanması sırasında tarafların yükümlülüklerini yerine getirmemesi, eserle ilgili ayıpların ortaya çıkması veya belirlenen sürelerin ihlali gibi durumlarda gündeme gelmektedir.
· Eserin Ayıplı Olması: Yüklenici, eserini ayıpsız ve sözleşmeye uygun şekilde teslim etme yükümlülüğüne sahiptir. Eserin ayıplı olması durumunda iş sahibi, eserin düzeltilmesini, değiştirilmesini veya bedel indirimi yapılmasını talep edebilir. Bu tür durumlarda yüklenici, eserin ayıplarını gidermekle yükümlüdür. TBK’nun 475. maddeye göre iş sahibi, ayıplı eser nedeniyle sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.
· Eserin Zamanında Teslim Edilmemesi: Eğer sözleşmede bir teslim süresi belirlenmişse ve yüklenici bu süreye uymazsa, iş sahibi zamanında teslim edilmemesi nedeniyle zarar görebilir. Teslimdeki gecikmeler, tazminat talepleri veya sözleşmenin feshi gibi durumları doğurabilir.
· Bedelin Ödenmemesi: İş sahibi, bedeli zamanında ödemezse yüklenici eseri teslim etmeyebilir veya teslim edilen eserin karşılığını alamayabilir. Bu durum ödeme yükümlülüğü ile ilgili bir uyuşmazlık yaratır. Bu kapsamda, yüklenici alacak davası açabilir.
Eser sözleşmesine ilişkin davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. TBK’nun 478. maddesine göre ayıplı eser nedeniyle talepler, eserin tesliminden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabidir.
Tacirler arasında yapılan eser sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar, Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) kapsamında ticari dava niteliğinde kabul edilir ve bu davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. 6102 sayılı TTK’nun 4 ve 5/A maddesi gereğince, tacirler arasındaki her türlü sözleşmesel uyuşmazlık ticari dava sayılır ve bu davalar Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülür.
D. Eser Sözleşmelerinde Arabuluculuk Süreci
Eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda arabuluculuk, dava açılmadan önce başvurulması zorunlu bir süreçtir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve 7155 sayılı kanun kapsamında, tarafların mahkemeye gitmeden önce çözüm için arabulucuya başvurması gerekmektedir. Bu süreçte taraflar, bir arabulucu eşliğinde uyuşmazlığı müzakere ederek anlaşmaya çalışır. Arabuluculuk süreci en fazla 4 hafta içerisinde tamamlanır ve anlaşmaya varılması durumunda, tarafların üzerinde uzlaştığı hususlar bir tutanakla kayıt altına alınır. Bu tutanak, mahkeme kararı niteliğinde olup icra edilebilir bir belge sayılır. Anlaşma sağlanamazsa arabuluculuk sürecinin sona erdiğine dair bir tutanak düzenlenir ve taraflar bu tutanakla birlikte dava yoluna başvurabilirler. Arabuluculuk sürecine katılmayan taraf, dava sonucunda yargılama giderlerinden sorumlu tutulabileceği gibi aleyhine hukuki yaptırımlarla da karşılaşabilir. Bu nedenle arabuluculuk, hızlı, ekonomik ve dostane bir çözüm yolu olarak eser sözleşmelerinde önemli bir yere sahiptir.
E. Sonuç
Eser sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözülmesinde, tarafların hak ve sorumluluklarını açıkça belirleyen sözleşme hükümleri büyük önem taşımaktadır. Taraflar arasında çıkabilecek ayıplı eser, teslim gecikmesi veya bedel ödeme sorunları gibi anlaşmazlıklar, hem arabuluculuk hem de yargı yolu ile çözüme kavuşturulabilir. Arabuluculuk süreci, davaya gitmeden önce daha hızlı ve dostane bir çözüm sunmakta, bu da tarafların zaman ve maliyet açısından avantaj sağlamalarını mümkün kılmaktadır. Ancak, uyuşmazlıkların yargı sürecine taşınması durumunda, ilgili mahkemeler ve belirlenen zamanaşımı süreleri göz önünde bulundurularak hareket edilmelidir.
Saygılarımızla,
Özhelvacı & Partners.
Comments